23.11.2010

Mim

Selam biz geldik, yani Odi ve ben. Odi kim mi? Gribim tabi ki. Malumunuz olduğu üzre hatırı sayılır bir süredir birlikteyiz. Hal böyle olunca- o benim ayrılmaz bir parçam olunca- ona genel adıyla seslenmenin bu bitimsiz birlikteliğe gölge düşüreceğini düşünüp böyle bir teşebbüste bulunmayı münasip gördüm. Artık Odi konusunda aydınlandığımıza göre asıl konuya geçebiliriz.
Asıl Konu: MİM
Sevgili izler ve yansımalar yani Esin beni mimlemiş fakat bu mim blogcu.com'dan alışageldiğimiz iç bayıltan, insanı blog yazarlığından soğutacak hale getiren mimlerden değil Allah'tan ;)
Bu mim'in konusu KİTAP. Şöyle ki;



  • Kitaplığınızın karşına geçin. 
  • Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. 
  • Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız.
  • O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmiş de olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. 
  • Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. 
  • Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.


Mim Kuralları:
- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.
- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.
- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez.


ben de öyle yaptım, gözlerimi kapatıp kitaplığıma el atacaktım ki dönmemle sandalyeye çarpmam bir oldu. Ben de kitaplığın karşısına geçtikten sonra kapattım gözlerimi ;) Parmaklarımı kitapların üzerinde gezdirdim veee  aha! ARAF; özhakiki yurdum, anavatanım Araf! Hemen arkasını çevirip o aşina cümleleri okudum :"Kim gerçek yabancı - bir ülkede yaşayıp başka  bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?
Cevabı olmayan bu soruyu bir kenara bırakıp onu aldığım günü hatırlamaya çalıştım, açıkçası epey bir hafızamı zorlamam gerekti. O dönemde çalışmış olduğum okula gelen bir kitapçıdan almıştım onu. Görür görmez de "Araaaffffffff, bunu ben alacağım, sakın kimseye satmayın" dediğimi hatırlıyorum zira kitapçı bey'in her kitaptan yalnızca birer tane getirme gibi bir adeti vardı. Ben öyle bağırınca arkadaşlarım değil satın almaya eline alıp bakmaya bile cesaret edemedi, kitap da doğal olarak bana kaldı. 
Okuduğumda neler hissettiğime gelince. Başladığım bir kitabı bitirebilmemin ilk şartı kendimi o kitaptaki herhangi bir karakterle özdeşleştirebilmemden geçiyor. Yazım dilini, kurguyu vs es geçmiyorum tabi ama başka türlüsü de keyif vermiyor bana açıkçası. Öyle de oldu, kitap bitene kadar Gail'dim ben artık. 
Kitabı bitirdiğimde ise kocaman bir burukluk vardı içimde... ve fakat Gail'i boğazın serin ve derin sularında bırakıp "gerçek" hayata dönmem uzun sürmedi zira sırada başka bir kitap vardı :)
55. sayfayı açıyorum ve Gail çıkıyor karşıma:


"Debra Ellen Thompson ve diğer kızlar bahçede eğlenirlerken vücudunun aniden eski bir binanın camlarından fırlayacağı ve son nefesini dehşet çığlıklarıyla pişmanlık hıçkırıklarının boğacağı,Omen-benzeri bir sahne planlamıyordu kuşkusuz. Planı bu değildi. Aslında plan falan yoktu, sadece zaten orada, ruhunun içinde daima mevcut olan, her gittiği yerde ona sadakatle eşlik eden, bazen hafiflese de asla tümüyle yok olmayan, açık bir yara gibi sızlayıp zonklayan ölümün o uçurumsu cazibesi vardı."


Yazma sıklıklarına bakarak katılıp katılmayacaklarından emin olmadığım 3 şanslıyı açıklıyorum:



  1. atalet
  2. kumhavuzu
  3. üçtemmuz
Kolay gelsin!





10 yorum:

Adsız dedi ki...

şimdi bak.. samimiyetine..
şçtenliğine ve beni artık tanıyor olmana sığınarak ve güvenerek.. bu yazıyı okur okumaz verdiğim tepkiyi yazıyorum..
yok artık..

hadi be de diyebilirim.. eşzamanlı geldiler..

retiküler formasyodur bu diyeceğim..
ama gözler kapalı..
o güzel kirpiklerinin arasından bakmadın di mi..
yok bakmamışındır..
hadi baktın 5.ci sayfada bunun olduğunu nası bilicen..

taktın sen taktın....
diyorum..
bütün bunları kendi mimine diyorum..
kendi mimime..
hehe aslında yazmazdım..
hatta kurallarda var..
ama kütüphanem güzel ya benim..
bir sonbahardır uğraşıuorum güzel olsun diye..
sırf bu yüzden.. =P
sırf resimlemek için..
sırf böbürlenmek için.. evet yazıcam..
ama önce işten çıkıp eve ulaşmam gerek =)..

bi de..
elalem dizi dizi sevgili dizip böbürlenir..
benim halime bak..
neyle böbür diyorum..
hem de hangi memlekette..
hem de..

amannn
öpiim ben..
gidiim..

atalet..

ABSOLUT - eklektik dedi ki...

ben arafı okumadım ama o kısacık bır alıntı varya basta o cok hosuma gıttı. ama okumadan da bılıyordum zaten arafta oldugumu. hatta sana sevgılerımı araftan gönderıyorum, bugün arafta hava yağmurlu:=)))

ya sevgı, bırak artık şu grıbı gıtsın yahu:=) sen kendınle onu özdeşleştırdikçe, o na ısımler taktıkça, arkadaş belledıkce gıdecegı falan yok:=)) geç-miş olsun dıyeyım bari...:=)

Sevgi Gibi dedi ki...

ah atalet ah, ben neler dedim bir bilsen onu görür görmez.şimdi burada telaffuz edemiycem fakat en masumanesini yazayım: "eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek bu" :P
tövbeliyim ben diyorum son olarak çünkü Sylvia gibi istikrarlı olamam ben, dna da yok öyle bir şey napim ;)
veee böbürünü seveyim ben senin :))
yazını sabırsızlıkla bekliyorum.

Absolut,
odi'yi nikahıma alıcam ben, aşkımızın bitmesinin tek yolu bu çünkü ;))
o alıntı gerçekten de güzeldir, ha bir de kitapta bolca mevcuttur altı çizilesi şeyler. oku derim ben.
araf'ın bu tarafı da lodoslu bugün. benden de selam olsun o tarafa ;))

Esin Bozdemir dedi ki...

Sevgi gibi,

Mim'e verdiğin bu güzel yanıtın ve harika kitap tanıtım için çok teşekkür ederim. Bu arada çok geçmiş olsun...Odi'yi şöyle okkalı bir hapşırmayla en kısa zamanda Gail'e devretmeni temenni ediyor...
Sevgilerimi gönderiyorum.

Sevgi Gibi dedi ki...

rica ederim esmir, duygu dünyamı birazcık sarsmış olsa da çok güzel bir mimdi. asıl ben teşekkür ediyorum sana. odi konusunda da tabi ;))

Adsız dedi ki...

sevgiii.. odinin halini çözümün beni bitirdi.. aşkı bitirme yoluna hakimiyetin de.. =)
sen bu dünyanın her halini çözmüş bir "öğretmenim canım benim canım benim"sin..
çocuklara bunları da öğret çaktırmadan ne olur.. =)
öğretmenler günün kutlu olsun..
kadrolu.. keyifli yıllar yıllar olsun öğretmenlikte..
atalet

ve..
sevgiler..
öpücükler kat be kat bugün =)..
hem sevgime.. hem öğretmenime..

laleninbahcesi dedi ki...

Odi'ye selam bak apostrofla bile ayırdım kendisi anladığım kadarıyla artık özel bir kişilik olmuş...
Araf Elif Şafak2ın en sevdiğim kitabıdır hatta burada görünce yeniden okumak gibi bir istek belirdi içimde...
Se vgi Gibiye Sevgimle

Sevgi Gibi dedi ki...

atalet, belki de o çözümlemelerin bir sonucudur bunca mutsuzluğum, belki de tam da aksi olması gerekirken. bilemedim gene...
söyleyecek o kadar çok şeyim varken üstelik. neyssee diyelim mi? diyelim!
bunları öğrettiğim kızlar birer birer evlendiler ya elimi eteğimi çektim bu işten :))
ve çok güzel bir yorumdu bu, içimde kat kat çiçekler açtı sanki...
kuru bir teşekkür edebiliyorum ancak, Odi'li odi'li öpüyorum ben de seni ;))

Lalehanımcım,
Odi'me gösterdiğin ilgi için çok teşekkür ediyorum. böyle "özelleşince" terk etme vakti yaklaşmıştır artık diye düşünüyorum. hayırlısı bakalım ;))
ben de dün tekrar başladım Araf'a. en iyisi olduğu konusuna da kesinlikle katılıyorum.
benden de sevgiler kırmızı lale'ye :)

Adsız dedi ki...

=)..
saygılarrr..
eceli gelen evlenirmiş diyorum burdan o kızlara..
=D..
ve odi'ye de selam..
hem de bi bak bi bak.. böbür yaptım yazdım..

atalet..

Adsız dedi ki...

hahha odiiyii çok sevdim diycem.. tuhaf olucak..

viva forevırımın iç sesi..
benim canıtınım derken senin de bir odin oldu..
arada bak olaylara onun gözünden de bakabilirsin..
yorum oluşturabilirsin başımıza gelenlere..
=9

atalet..
sevgi gibisine sevgiler ve öpücükler bırakarak..
ama odiye de göz kıırparak..
=)